Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Tarımsal Kökler Sürgünü Aştı, Erzincan’da Can Buldu

1944 sürgünüyle köklerinden koparılan Ahıska Türkü Faik ve Gülşen Binali

1944 sürgünüyle köklerinden koparılan Ahıska Türkü Faik ve Gülşen Binali çifti, 2017’de Ukrayna’dan Türkiye’ye dönerken üzüm fidanlarını döşeklerin arasına gizleyerek yanlarında getirdi. Bugün Erzincan’ın Bayırbağ köyündeki 300 metrekarelik bahçelerinde 70 farklı üzüm çeşidi yetiştiriyorlar. Birkaç kök fideden doğan bu bağ, alın teriyle yazılmış bir göç ve yeniden kök salma hikâyesine dönüşüyor.

Erzincan’ın Üzümlü ilçesine bağlı Bayırbağ köyünde yaşayan Ahıska Türkü Faik ve Gülşen Binali çifti, 2017 yılında Ukrayna’dan döşeklerin arasına saklayarak getirdikleri üzüm fidanlarıyla, bugün 70 farklı üzüm çeşidini yetiştiriyor. 300 metrekarelik küçük bir bahçede başlayan bu üretim hikâyesi, hem alın teriyle kazanılan bir geçim kaynağına hem de Türkiye’deki tarımsal üretime örnek bir başarı modeline dönüştü.

BİR SÜRGÜNÜN İÇİNDEN YEŞEREN HAYAT: FİDELERİ DÖŞEK ARASINA GİZLEYEREK GETİRDİLER

1944 yılında Sovyetler Birliği tarafından Gürcistan’ın Ahıska bölgesinden sürgün edilen Ahıska Türklerinden olan Binali ailesi, uzun yıllar Ukrayna’da yaşadı. 2017 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Türkiye’ye getirilen Ahıskalı ailelerden biri olan Faik ve Gülşen Binali çifti, Erzincan’ın Üzümlü ilçesinde TOKİ tarafından yapılan konutlara yerleştirildi.

Göç yolculuğunda sadece birkaç parça eşya alabilen Binali ailesi, onlar için büyük anlam taşıyan üzüm fidanlarını da yanlarında getirmekten vazgeçmedi. Fidanları döşeklerin arasına gizleyerek Türkiye’ye taşıyan çift, bu fideleri Bayırbağ köyündeki evlerinin hemen yanında bulunan küçük bir araziye dikti. Bugün, o döşek arasındaki birkaç fide; 70 farklı üzüm çeşidine, bir geçim kapısına ve geçmişle geleceği buluşturan anlamlı bir bahçeye dönüştü.

TATLIDAN EKŞİYE, SİYAH ÜZÜMLERDEN SARIYA GENİŞ YELPAZE

Zamanla çoğalttıkları fidelerle üzüm üretimini sürdüren Binali çifti; siyah, beyaz, sarı, kırmızı, alaca ve yeşil tonlarda farklı üzümleri başarıyla yetiştiriyor. Her biri farklı lezzet, renk ve olgunlaşma dönemine sahip bu çeşitler arasında erkenci, geçci, tatlı ve ekşi türler bulunuyor. Mahalle sakinleri ve çevre köylerden gelen ziyaretçiler, bu nadir üzümleri tatmak ve satın almak için aileyi sık sık ziyaret ediyor.

“YİYENLER DUA EDİYOR, BİZ HER GÜN ŞÜKREDİYORUZ”

75 yaşındaki Faik Binali, sabah ezanından önce kalkarak her gün bahçede çalıştığını ve bu bağı, bir ömürlük emekle kurduklarını söyledi. Binali, “2017 yılında gelirken sadece birkaç köklü fide alabilmiştik. Ukrayna’da yıllarca emek vererek yetiştirdiğimiz bu fideleri, döşeklerin arasına gizleyip yanımızda getirdik. Bugün 70 çeşide ulaştık. Karası var, beyazı var, erkencisi, geç olanı var. Gelen tadına bakıyor, dua ediyor. Allah hem rızkımızı hem sağlığımızı veriyor. Biz de her gün şükrediyoruz,” dedi.

BİR BAHÇEYE SIĞAN HAYAT HİKÂYESİ

Faik ve Gülşen Binali çifti, sekiz çocuk ve 40 torun sahibi bir aile olarak, Erzincan’daki yaşamlarına hızla uyum sağladı. Bayırbağ köyünde komşularıyla güçlü ilişkiler kuran çift, gördükleri misafirperverlikten duydukları memnuniyeti her fırsatta dile getiriyor.

Faik Binali, “Türkiye’ye geldiğimizde bizi sahiplenen, bağırlarına basan insanlara minnettarız. Bu topraklara borcumuz var. Biz de alın terimizle bu borcu ödemeye çalışıyoruz. Tarım bizim hem geçmişimiz hem geleceğimiz,” sözleriyle hem vefa duygusunu hem de üretime olan bağlılıklarını dile getirdi.

SÜRGÜNLE KESİLEN KÖKLER, ANADOLU’DA YENİDEN YEŞERDİ

Binali ailesinin hikâyesi, sadece bir tarım faaliyeti değil; sürgünle koparılan bir yaşamın, Anadolu topraklarında yeniden kök salmasının etkileyici bir örneği olarak değerlendiriliyor.

Bayırbağ’daki 300 metrekarelik bağ, döşek arasında gizlenen fidelerle başlayan bir göç hikâyesinin, alın teriyle yazılmış başarı dolu devamı olarak yerli üreticiye ve tarıma gönül veren herkese ilham veriyor.